İSLAMDA KİN ve NEFRETİN YERİ NEDİR?

Zulüm edeni af etmek, hilmin, merhametin ve şecaatin en üstün derecesidir. Kendisine iyilik etmeyene hediye vermek de, ihsanın en üstün derecesidir. Kötülük edene ihsanda bulunmak, insanlığın en yüksek derecesidir. Bu sıfatlar, düşmanı dost yapar.
Şeyh İbn-ül Arabi diyor ki:
(Kötülük edene iyilik yapan kimse, nimetlerin şükrünü yapmış olur. İyilik edene kötülük yapan kimse, küfran-ı nimet etmiş olur.)
Hakkını alandan, yalnız hakkını geri almak, fazlasını almamak, (İntisar) olur. Af etmek, adaletin yüksek derecesi, intisar ise, aşağı derecesidir. Adalet, salihlerin en yüksek derecesidir.
Af etmek, bazen zalimlere karşı aczi gösterebilir. Zulmün artmasına sebep olabilir. İntisar, her zaman zulmün azalmasına, hatta yok olmasına sebep olur. Böyle zamanlarda, intisar etmek, af etmekten daha efdal, daha sevap olur.
Hakkından fazlasını geri almak zulüm olur. Zulmedenlere azap yapılacağı bildirilmiştir. Zalimi af eden, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur. Zalimden hakkı kadar geri almak, adalet olur. Kâfirlere karşı adalet yapılır. Fakat gücü yettiği halde af etmek, güzel ahlaktır.
Resulullah efendimiz, bir kimsenin zalime beddua ettiğini görünce,(İntisar eyledin!) buyurdu. Af eyleseydi, daha iyi olurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra onbir defa ihlas suresini okuyan, katilini af ederek ölen.) [Berika]
Zulmün çokluğu kadar affın sevabı çok olur.
Hıkd'dan hasıl olan kötülükler çoktur. Hıkd eden kimse, iftira, yalan ve yalancı şahitlik ve gıybet ve sır ifşa etmek ve alay etmek ve haksız olarak incitmek ve hakkını yemek ve ziyareti kesmek günahlarına yakalanır.
www.dinimizislam.